DEVAM: 13. CEHMİYYE'NİN
İNKAR ETTİĞİ ŞEYLERİN BEYANI BABI
حَدَّثنَا
حميدة بْنُ
مسعدة.
حَدَّثنَا
خالد بْنُ
الحرث.
حَدَّثنَا
سعيد، عَنْ
قتادة، عَنْ
صفوأَن ابْن
محرز
المازني؛
قَالَ:
-
بينما نحن مع عَبْد
اللَّه بْنُ
عمر وَهُوَ
يطوف بالبيت إذ
عرض لَهُ رجل
فَقَالَ: يا
ابْن عمر!
كَيْفَ سَمِعْت
رَسُول
اللَّهِ صَلى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
يذكر فِي
النجوى؟
قَالَ سَمِعْت
رَسُول
اللَّهِ صَلى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمْ
يَقُولُ:
((يدنى المؤمن
من ربه يوم القيامة
حَتَّى يضع
عَلَيْهِ
كنفه. ثُمَّ
يقرره بذنوبه،
فيَقُولُ: هل
تعرف؟
فيَقُولُ: يا
ربّ أعرف.
حَتَّى إِذَا
بلغ منه مَا
شاء اللَّه أَن
يبلغ قَالَ:
أَني سترتها
عَلِيّك فِي
الدنيا وأَنا
أغفرها لك
اليوم. قَالَ،
ثُمَّ يعطى صحيفة
حسنلته، أَوْ
كتابه،
بيمينه. قَالَ،
وأما الكافر
أَوْ المنافق
فينادى عَلَى
رؤس الأشهاد)).
قَالَ خالد:
فِي
"الأشهاد"
شيء من
أَنقطاع.
{هؤلاء
الذَّين
كذبوا عَلَى
ربهم. إِلاَّ
لعنة اللَّه
عَلَى
الظالمين}.
((11/سورة هُوَد/
الآية 18))
Safvan bin Muhriz
El-Mazini r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Abdullah bin Ömer
r.a. bir ara Ka'be’yi tavaf ederken biz de onun beraberinde idik.Aniden bir
adam ona çıkıp geldi ve:
- Ya İbni Ömer!
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Necva (= kıyamet günü Allah ile
mu'minler arasında cereyan edecek olan özel görüşme) hakkında buyurduğu
(şeyleri) kendisinden sen nasıl işittin? diye sordu. Abdullah İbni Ömer:
Ben Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyurduğunu işittim:
« Mu'min (kul),
kıyamet günü Rabbine öyle bir derecede yaklaştırılır ki, artık Rabbi onun
sırrını mahşer ehlinden saklamış olur. Sonra Rabbi ona bütün günahlarını ikrar
ettirir. Rabbi, (ona günahlarını itiraf ettirirken)
- Şunu işlediğini
sen bilir misin? diye sorar. Mu'min de :
- Ya Rabbi!
bilirim ,der. Nihayet mu'minin işlediği günahlar hakkındaki itirafları Allah’ın
dilediği miktara ulaşınca Allah Teala ona:
- ‘‘Şüphesiz ben
senin işlediğin günahları dünyada senin için örttüm. Bu gün de senin için o
günahlarını mağfiret ediyorum’’ buyurur. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
buyurdu ki:
Sonra onun
hasenatının sahifesi veya defteri onun sağ eline verilir. Resulullah buyurdu
ki: Ama kafir veya münafık ise şahitlerin başları üzerinde nida edilerek şöyle
haykırılır:
Şunlar Rablerine
karşı yalan söyleyenlerdir. Haberiniz olsun. Allah’ın la'neti zalimlerin
üzerinedir.»
Ravilerden Halid
(bin el-Haris) dedi ki hadis metninden:
«Şahitlerin
başları üzerinden » lafzı münkatı’dır. Bu lafzın dışındaki metnin tamamı
mevsul’dur.
AÇIKLAMA:
Hadisin son
fıkrası Hud suresinin 18. ayetinden bir parçadır. Ayetin tamamının meali şudur:
«Allah'a şerik
veya çocuk isnad etmek suretiyle O'na iftira edenden daha zalim kimdir? Bu
zalimler, Rablerine arzolunacaklar ve şahitler de şöyle diyecekler: «Şunlar
Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir. Haberiniz olsun, Allah'ın lan'eti
zalimlerin üzerindedir.» (Hüd, 18)
Hadisin
metninde geçen «Necva» gizli söz söylemektir, ki; buna fısıldamak tabir edilir.
Kastalani, burada; Kıyamet günü Allah ile mu'minler arasında cereyan eden gizli
görüşme, diye açıklanmıştır.
Sindi ise
kıyamet günü Allah ile kul'u arasında cereyan eden gizli görüşme manasında
açıklamıştır. Hadisin sonuna göre mu'min olmayan ile gizli görüşülmiyecek,
üstelik inkarcılar teşhir edilecektir. Bu duruma göre «Necva» mu'minlere
mahsustur. Dolayısı ile Sindi'nin "kul'' tabirinden maksad mu'min olan
kuldur.
«Şunlar
Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir»
Nazm-ı Celili zikredilmiştir.
Buhari'nin
İbn-i Ömer r.a.'den olan bir rivayetinde nadisin son, kısmı şöyledir: ,
/ -,
«Kafir ve
münafık olanlara gelince: Onlar için de Nebi'den ve Meleklerden bir çok
şahidIer:
Ha şunlar,
Rablerine (ortak koşarak) yalan söyleyenlerdir. AIlah'ın laneti o zalimler
üzerine olsun, derler.»
ŞahidIerin kim
olduğu ayet-i kerimede bildirilmemiştir. Bazı alimler, şahidIeri peygamberler
ile, bazıları da melekler ile tefsir etmişlerdir. ŞahidIer ile mu'minler veya
insanın uzuvları kasdedilmiştir, diyenler de vardır.
Ayetteki zulüm
ile küfür ve münafıkIık kasdedilmiştir. Bununla her türlü haksızlık kasdedilmiş
değildir. Çünkü zulüm bir şeyi yerinden başka bir yere koymak demek olduğuna
göre; küçük günahlar da zulüm manasına girer. Halbuki Allah'ın, rahmetinden
uzaklaştırmak manasına olan lanet, küçük günah işleyenler için kullamlmaz,
Ehl-i Sünnnet mezhebine göre mu'minlerden günah işleyenler, günahkar
olduklarından dolayı küfre gitmiş olmazlar. Ve onlara lanet edilmez.